BUYRUN :)
Çikolata... pek çok sırrı çözülememiş, büyülü bir lezzet dünyası... bazen en güçlü aşkların ifadesi, bazen aşk acısının en güçlü ilacı... yüzyıllardır onunla anlam kazandı sözler, dokunuşlar, mutluluklar... ve çikolata hayatımızdaki vazgeçilmez yerini aldı.
bir varmış bir yokmuş... bir zamanlar tollan diyarında tulla adlı bir düş kenti varmış. bir bolluk ve refah kenti olan tulla'yı, akıl almaz güzellikte ağaçların bulunduğu, binlerce çarpıcı renkli kuşun hayat verdiği, adeta cennet olan bir bahçe çevrelemekteymiş ve bu bahçenin en güzel ağacı kakao ağacıymış.
kakao ağacını, toltekler'in büyük kralı kuetzakoalt, güneşin oğlunun kutsal tarlalarından getirmiş. tarım, astronomi ve tıp dersleri veren kral, halkına kakao ağacının nasıl yetiştirileceğini de öğretmiş. yeşil ve altın renkli tüyleri olan bir yılanı simge olarak kullanan kuetzakoalt'a şükran duyan amerikalılar, bu duygularının bir ifadesi olarak krala, "kutsal tüylü yılan" anlamına gelen voltran adını takmışlar.
Gerçek öyküsü ise şöyle;
Çikolata kelimesi Aztek dilinde; kakao çekirdeklerinin gürültülü bir şekilde havanda dövülmesinden dolayı, "gürültü" anlamına gelen "choco" ve "su" anlamına gelen "atle" kelimelerinden türemiştir.İspanyollar’ın Amerika’yı keşfetmeleriyle birlikte kıtadaki mevcut kitapları yakmaları nedeniyle kesin bilgiler olmasa da; çikolatanın tarihinin İ.Ö. 1500 yılına kadar gittiği sanılmaktadır. Eski Amerika uygarlıklarından Mayalar’dan önce Olmecler’in kakao ağaçlarından yararlandıkları bilinmektedir. Zaten "kakao" kelimesi de Olmec dilinden gelmektedir.
Kakao ağacına verilen önem Mayalar ile birlikte doruğa çıkmıştır. Mayalar kakaoya ilahi bir anlam yüklemiştir. Bu ürünün kendilerine tanrılar tarafından verilmiş bir ödül olduğunu düşünmektedirler. Zaten kakao ağacının bilimsel ismi "Theobroma Cacao" da "Tanrıların Yiyeceği" anlamına gelmektedir.
Bugün insanların en sevdiği besin maddelerinden birisi olan ve yenildiği zaman insanda oluşturduğu mutluluk hormonu nedeniyle uzmanlar tarafından tavsiye edilen çikolatanın tarihi 1500′lü yıllara kadar uzanıyor.
4000 yıl önce Honduraslı yerliler kakao çekirdeklerinden bir içecek elde etmişlerdi.Bu elde ettikleri soğuk içecek Çikolata’nın ilk haliydi. Aztekler ve mayalar , asırlar boyu kakao çekirdeklerini ticarette kullanmış bunun sonucunda kakao onların hayatında en önemli madde olmuştu.Hatta öyle ki kakao çekirdeklerini para yerine bile kullanıyorlardı. Çikolata’nın Avrupa’ya geçme süreci ise Kristof Kolomb’un amerikayı keşfinden sonra İspanyolların güney Amerika’yı sömürmesiyle 16. yüzyılda güney amerika’dan Avrupa’ya taşınmış oldu.İçilen çikolata’dan yenilen çikolataya geçiş sürecide bu olaydan sonra gerçekleşmiştir.
Avrupa’da çikolata elit kesimin gözde içeceği olarak İtalyan Kahve dükkanlarında ve Londra’nın ünlü klüplerinde yerini edinmiş olmasına rağmen avrupanın çoğunluğuna hitap edememişti.
çikolata, sonraki dönemde bir süre daha sarayın dışına çıkamadı ve halk bu lezzet dünyasını tanıyamadı. 1778'de bir parisli'nin ilk ufalama, karıştırma ve yoğurma makinesini icadının ardından, 1825'te antoine brutus menier, noisel-sur-marne'de makineli ilk çikolata fabrikasını kurdu ve bu adımla çikolatanın büyüsü tüm dünyaya yayıldı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder